Şarkı Okumaları
KAKTÜS
Geçiyorum kafamdan otururken beton zeminde
Ah keşke giydiğin bir elbise olsa elimde
Yalnız hissedince kendimi giyerdim güzelcene
Elbiseni çıkarıp göndersene bana?
Özlüyorum öpüşlerini ve kafanı
Mektubundaki bir harf gelmez ki ölmediğin manasına
Çıkıp koş çöl sıcağında
Terden sırılsıklam olsun giysi
Çorbanı özlüyorum, ekmeğini bir de
Mektubundaki bir harf gelmez ki ölmediğin manasına
Sen de kirlet üstünü kahvaltıda, şarap dök üzerine
Ölürken o elbise olsun üstünde
PIXIES
Geçiyorum kafamdan otururken beton zeminde
Ah keşke giydiğin bir elbise olsa elimde
Kanat ellerini kaktüs ağacında
Sür elbisene ve yolla bana
Geçiyorum kafamdan otururken beton zeminde
Ah keşke giydiğin bir elbise olsa elimde
Kafamı en fazla kurcalayan şarkılardan biri --bu şarkıyı dinleyen ve sözlerine kafa yoran herkesi uğraştıracak bir şarkı... İlk olarak David Bowie yorumu sevdirdi bu şarkıyı bana daha sonra şarkının Pixies yorumunu dinlediğimi hatırladım. (Bowie’nin yorumunu daha çok sevmem Heathen albümünün melankolik, yalnızlaşan ve yalnızlığında kıvanan, bu durumdan dersler çıkarmaya çalışan atmosferine çok iyi uymasındandır belki de.
Fetişist bir şarkı/metin olarak okunabilir ilk bakışta. Ancak o kadarla kalmıyor: güzelliği ve benzersizliği de burada. Anlamsal bütünlüğünü ele geçirdiğinizi sandığınız anda başka arızalar sunuyor metin ve savunmasız kalıyorsunuz. Konuşan kişi/persona kadının elbisesine sahip olmayı arzuluyor ama kadın zaten ölmüş! Yoksa kadının ölümü bir eğretileme mi? Kadın persona’nın gözünde ölmüştür belki de.
Anlamsal bütünlüğe izin vermiyor şiir. Bir anlatıbirime (narrateme) kulak verdiniz diyelim, bir dize sonra bu anlatıbirim geçersizleşiyor.
Kadının ölümü sembolik bir ölümse… Kadın hala yaşamaktadır ama persona’nın arzuladığı tenselliği dokunsal imgelerle öne çıkarılan vurgulanan erotize edilmiş bedendir. Giysi kadının önceki benliğini/halini simgeleyen bir araçtır. Belki de bu yüzden şiir erotik bir metin değil duygusal bir iç kanamanın anatomisidir(Dinsel bir okuma bile düşünülebilir, kim bilir? Bkz. Süleyman'ın Şarkısı/Keşideler Keşidesi).
Kadın ölmemiştir. Ölmesi arzulanmakta mıdır? Ölürken giyeceği elbisenin bir tören havasında nasıl kana bulanacağını bir güzel sıralamaktadır persona.
Devam edecek
CACTUS
Sitting here wishing on a cement floor
Just wishing that I had just something you wore
I put it on when I go lonely
Will you take off your dress and send it to me?
I miss your kissin' and I miss your head
And a letter in your writing doesn't mean you're not dead
Run outside in the desert heat
Make your dress all wet and send it to me
I miss your soup and I miss your bread
And a letter in your writing doesn't mean you're not dead
So spill your breakfast and drip your wine
Just wear that dress when you're dying
P I X I E S
Sitting here wishing on a cement floor
Just wishing that I had just something you wore
Bloody your hands on a cactus tree
Wipe it on your dress and send it to me
Sitting here wishing on a cement floor
Just wishing that I had just something you wore
Geçiyorum kafamdan otururken beton zeminde
Ah keşke giydiğin bir elbise olsa elimde
Yalnız hissedince kendimi giyerdim güzelcene
Elbiseni çıkarıp göndersene bana?
Özlüyorum öpüşlerini ve kafanı
Mektubundaki bir harf gelmez ki ölmediğin manasına
Çıkıp koş çöl sıcağında
Terden sırılsıklam olsun giysi
Çorbanı özlüyorum, ekmeğini bir de
Mektubundaki bir harf gelmez ki ölmediğin manasına
Sen de kirlet üstünü kahvaltıda, şarap dök üzerine
Ölürken o elbise olsun üstünde
PIXIES
Geçiyorum kafamdan otururken beton zeminde
Ah keşke giydiğin bir elbise olsa elimde
Kanat ellerini kaktüs ağacında
Sür elbisene ve yolla bana
Geçiyorum kafamdan otururken beton zeminde
Ah keşke giydiğin bir elbise olsa elimde
Kafamı en fazla kurcalayan şarkılardan biri --bu şarkıyı dinleyen ve sözlerine kafa yoran herkesi uğraştıracak bir şarkı... İlk olarak David Bowie yorumu sevdirdi bu şarkıyı bana daha sonra şarkının Pixies yorumunu dinlediğimi hatırladım. (Bowie’nin yorumunu daha çok sevmem Heathen albümünün melankolik, yalnızlaşan ve yalnızlığında kıvanan, bu durumdan dersler çıkarmaya çalışan atmosferine çok iyi uymasındandır belki de.
Fetişist bir şarkı/metin olarak okunabilir ilk bakışta. Ancak o kadarla kalmıyor: güzelliği ve benzersizliği de burada. Anlamsal bütünlüğünü ele geçirdiğinizi sandığınız anda başka arızalar sunuyor metin ve savunmasız kalıyorsunuz. Konuşan kişi/persona kadının elbisesine sahip olmayı arzuluyor ama kadın zaten ölmüş! Yoksa kadının ölümü bir eğretileme mi? Kadın persona’nın gözünde ölmüştür belki de.
Anlamsal bütünlüğe izin vermiyor şiir. Bir anlatıbirime (narrateme) kulak verdiniz diyelim, bir dize sonra bu anlatıbirim geçersizleşiyor.
Kadının ölümü sembolik bir ölümse… Kadın hala yaşamaktadır ama persona’nın arzuladığı tenselliği dokunsal imgelerle öne çıkarılan vurgulanan erotize edilmiş bedendir. Giysi kadının önceki benliğini/halini simgeleyen bir araçtır. Belki de bu yüzden şiir erotik bir metin değil duygusal bir iç kanamanın anatomisidir(Dinsel bir okuma bile düşünülebilir, kim bilir? Bkz. Süleyman'ın Şarkısı/Keşideler Keşidesi).
Kadın ölmemiştir. Ölmesi arzulanmakta mıdır? Ölürken giyeceği elbisenin bir tören havasında nasıl kana bulanacağını bir güzel sıralamaktadır persona.
Devam edecek
CACTUS
Sitting here wishing on a cement floor
Just wishing that I had just something you wore
I put it on when I go lonely
Will you take off your dress and send it to me?
I miss your kissin' and I miss your head
And a letter in your writing doesn't mean you're not dead
Run outside in the desert heat
Make your dress all wet and send it to me
I miss your soup and I miss your bread
And a letter in your writing doesn't mean you're not dead
So spill your breakfast and drip your wine
Just wear that dress when you're dying
P I X I E S
Sitting here wishing on a cement floor
Just wishing that I had just something you wore
Bloody your hands on a cactus tree
Wipe it on your dress and send it to me
Sitting here wishing on a cement floor
Just wishing that I had just something you wore
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home