03 Mart 2008

Kiss TV: Zaman Kanalı

(Ey Okur, bilgisayarın Belgelerim klasöründe gariban bir halde duran bu yazıyı görünce içim cız etti ve buraya yapıştırmaya karar verdim. Ben yazdım diye söylemiyorum, fena yazı da değilmiş hani. Ta 6 sene evvelinden, 2002 senesinden...)

Televizyon kanallarını zaplarken ne zaman karşıma Kiss TV çıksa Charles Simic’in Hayalet Gemi dergisinde (sayı 28, 1996; çev. Nazlı Ökten) okuduğum “Zaman Kanalı” adlı öyküsünü gelirdi. “Zaman Kanalı”, televizyon kanallarının belirli ve dar alanlara yoğunlaştığı fikrini en uç noktaya götüren bir çok-kısa öykü. (Haber, belgesel, müzik, spor, sinema, erotizm, moda, fuar, Tatlıses kanallarını düşünün bir.)
“Saatleri ve dakikaları gösteren bir televizyon kanalımız var,” diye başlar öykü. “Program sunucusu cenaze levazımatçıları gibi siyahlar giyiyor ve bir sopayla kocaman bir saati işaret ediyor. Geleceğin gözlerimizin önünde geçmişe dönüşünü izliyoruz. Amma da sıkıcı, diye düşünüyor olmalısınız. Belli bir monotonluk, uyuşturucu bir tembellik olduğunu kabul ediyorum. Bazıları bu kanalı seyrediyorlar çünkü en azından herhangi bir sürpriz olmayacaktır.”
Şaşmayan bir dakiklikle art arda aynı müzik kliplerini yayınlayan Kiss TV de bizim zaman kanalımızdı. Eğer bir günlük programın tamamını kaydetseniz bir sonraki gün aynı şeylerin gösterildiğini görebilirdiniz. Geçmiş zaman kipinde söyledim, çünkü artık Kiss TV yayında değil.
Gösterilen kliplerin sayısı on beşi geçmezdi herhalde. Hatta bir dökümünü yapmak bile işten sayılmazdı. “Onun Arabası Var” diyen Mustafa Sandal, neredeyse her zapladığınızda karşınıza çıkıveren Soner Arıca, Jon Bon Jovi’nin oynatıla oynatıla renkleri kaymış konser görüntüleri, Meltem Cumbul’un sular içinde bir kaybolup bir belirdiği şarkısı, Yonca Evcimik, Emel Müftüoğlu ve adını sanını bilmediğim birkaç “çikolata renkli” şarkıcının klibi.
Sınırlı bir koleksiyonla idare eden bu kanal pek reklam da oynatmazdı. Ne yer ne içerdi bu adamlar? “Üç Beş Klip Oynatarak Bir Müzik Kanalı Nasıl Batırılır” konulu bir belgesel mi çekmekti amaçları? Yoksa başlarına bir iş mi gelmişti? İşin şakası bir yana, içime bir kurt düştü. Bir tuhaflık vardı. TV kanalının çalışanları yedikleri kuşbaşılı pideden zehirlenmiş olmasınlardı? Pekala FRP’ci bir örgüt stüdyoyu ele geçirmiş, pilotu otomatiğe bağlayıp burayı atari salonu olarak kullanıyor olabilirdi. Telefona sarılıp TV stüdyosunu aramayı, polise ihbarda bulunmayı geçirdim aklımdan. Ama olmadı; tembelliğime yorun.
Kaygılarımın yersiz olduğunu düşünebilirsiniz, ama ben Kiss TV ayaktaysa ülkenin bütün kurumları ayaktadır, diye düşünüyordum. Kiss TV bir istikrar göstergesiydi benim için. Ekranda Mustafa Sandal’ı ya da JBJ’yi görünce yüreğime su serpilirdi—Türkiye’de, dünyada (içerde ve dışarıda) herşey yolundaydı. Kiss TV’yi izleyememek beynimde birbirinden kopuk bir sürü görüntü, ses ve sözcük yığınının peyda olması demekti: “Topuğundan vuruldu,” Meydana gelen kazada….,” “Meclise gönderilen teskere…,” “Deprem!” “Borsada işlem gören hisseler…,” “Köprüden atladı!” Kiss TV’nin sıkıcı tutarlılığı hayatın bildik akışının devam ettiğini muştulayan güvenilir bir saatti benim için.
Tam da Kiss TV hakkında bir yazı döşenecektim kanal yayınına son/ara (?) verdi. Güzelim ekranda bir renk tayfından başka bir şey yok. İnanamadım. Çevremdeki insanlara sordum, olayın doğruluğunu teyid ettiler. Kiss TV sırra kadem basmıştı. Soner Arıca’nın yaratıcılık sınırlarını zorlayan otobüslü klibi artık yok (Arıca’nın otobüsün üstünde yatıp edalı edalı bakışı, saçlarını sallayışı; elindeki darbukayla Savaş Ay’ı andıran sakallı, kepli klip oyuncusu; diğer rol arkadaşlarının şen şakrak otobüsten inişleri hala belleğimdedir). JBJ artık “Dead or Alive” demiyor. Senelerce önce çekilen bu klipler sanki “Memento Mori” diyen birer uyarıydılar. Tatmin olmamak üzere tasarlanmış gözlerimize, kulaklarımıza atılan bir şamar.
Hayatımız allak bullak olmadı, ama umarım Kiss TV yayın hayatına geri döner. Eğer böyle bir niyetleri varsa onlara aşağıdaki şarkı ya da klipleri repertuarlarına eklamelerini öneriyorum—sıkıcılıklarına çeşni katsın diye.

• “Tell me How am I Supposed to Live without You” diye yırtınan Michael Bolton: Sabah 07:00’de açılış parçası olabilir. İnanın, en uykucu ademoğulları hemmen ayağa kalkacaktır.
• Trence Trent D’Arby’nin (Adamın ne zor adı var değil mi? Üstelik bir “printer”ın çıkardığı “cırt, cırt” seslerini andırıyor. Yanlış yazdıysam hayranları kusura kalmasınlar) “Wishing well, Wishing well” diye terennüm ettiği ya da Ümit Besen’in “Nikah Masası”nın (At artık imzanııı...) İngilizce versiyonu diyebileceğimiz “Sign your name and cross my heart” adlı şarkısı. Saati önemli değil. Reklam aralarında zaplayanların yüreğine her daim su serpebilir.
• Biraz da sanat müziği: Muazzez Ersoy Hanmfendi’nin sayısını kestiremediğim “Nostalji” serisinden herhangi bir parça: Saati önemli değil. Güzelim şarkıların katlediliği bu “cover”lar çöp arabalarının gezinmeye başladığı 23:00 sularında çalınabilir.
• Pantolon kemerine sıkıştırdığı ceketiyle ve fermuarının hemen üstüne soktuğu mikrofonuyla (Ah, belleğimin beni yanıltmasını nasıl isterdim!) Roman havaları eşliğinde kıvıran, Başbakanımızın gözbebeği petrolcü Adnan Bey de unutulmasın. Yatsı namazı saatlerinde: Bir gaz lambası eşliğinde.
• Tarkan’ın ilk klipleri: “Kıl Oldum Abi,” vb. Nostalji niyetine. Sabahları: havaya girmek için.
• Çelik’in “Komşu Kızı” adlı parçası: Sinir krizinin ve absürditenin doruklarında dolaşmak için. Klibi yoksa, Çelik’in aklı çelinip videosu çekile ve halkın hizmetine sunula. Yok, yok, vaz geçiyorum: Şakası bile kötü.
• “Katula Katula: Yazan, Çimen, Çığıran ve Oynayan Davut Güloğlu”. Kabotaj Bayramlarında bol bol gösterilsin. Layt bira, Vinston Layt gibi gündelik kullanımlar yetmezmiş gibi “Layt Erkek” nitelemesini Türkçemize kanırttarak soktuğu için. Rakı içen Karadenizli emeklilere saat 23 dolaylarında keyif verebilir.

Charles Simic’e kulak verelim: “Zaman sadece sayı saymanın olduğu yerde vardır ve saymak yalnız bir ruhun etkinliğidir. O halde televizyonunuzu açın ve çingene falcıların kanalını, tımarhane sakinlerine ayrılmış kanalı, devletin gerçekleştirdiği geçmiş infazları yeniden yayınlayan kanalı geçip zamanı bildiren kanala gelin.”

4 Comments:

Blogger Murat said...

bu kıss tv de her gun aynı vıdeolar cıkardı ama 1 vıdeo vardı 2 hatun banka soyan hırsızların araba calardı sonra polısten fılan kacarlardı hatırlıyorsan yazabılırmısn bana bulamıyorum cunku

fb_murat_keskin@hotmail.com

12:42 ÖÖ  
Blogger oblivionvoice said...

Maalesef hatırlayamadım. Ama kafamın ücra bir köşesinde kadınların pardesülü, gözlüklü ve şık oldukları gibi bir kırıntı var.
Sevgiler

8:35 ÖS  
Blogger Murat said...

Dostum pekı bu zamani kanal kiss tv de çıkan videoların lıstesını nasıl buluruz her aklıma geldıgı zaman arıyorum ama bulamıyorum varmıdır 1 yolu :D

12:21 ÖÖ  
Blogger oblivionvoice said...

Murat'a: İnanın hiçbir fikrim yok. Ama aradığınız belirli bir video varsa alkislarlayasiyorum ya da vidivodo gibi sayfalarda bulunabilir.

8:37 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home