07 Şubat 2007

Düş: Pumanın Beklenen Ziyareti

Karşımda duruyor. Karşımda bir puma duruyor. Gerçek, yırtıcı, onurlandırıcı belki ama ölümcül. "Gene geldi," diyorum hiç tereddütsüz. Simsiyah (siyah bir puma? Evet, rüya mekanizmasının bir oyunu olsa gerek. Gördüğüm mahluk sanki "ben bir pumayım, siyah bir puma!" der gibi bakmış bana), parlak derisi gözlerimi alıyor. rengini çıkaramadığım gözleri -yol kenarlarındaki parlak kedigözler gibi-, en çok gözleri etkiliyor beni. Pençeleri, keskin, sivri dişleri değil de gözleri kanımı donduruyor. Korkudan mı yoksa çaresizlikten mi bilmem, ürküyle yerden kum atıyorum gözlerine. Aldırmıyor. Kulaklarının seğridiğini görür gibi oluyorum. Bir an rahatlıyorum onun bana saldırmasını ertelediğim için; ama bir yandan da olası bir saldırının daha amansız, ani ve kanlı olacağı fikri teslim alıyor benliğimi.

(Bir havalandırma boşluğu kadar dar bir koridordayız. Puma karşımda duruyor. Yerdeki kum nereden gelmiş bilmiyorum. Kum: yine düş mekanizmasının tuhaf ürünü).

Bir hamleyle sağımdaki koridorun güvenli duvarlarına atabilirim kendimi... ama o da boş duracak gibi değil. Her an üzerime atlayabileceğini, kafamı sevgi dolu bir sarmalamayla pençelerinin arasına alabileceğini ve dişlerini enseme geçirivereceğini biliyorum. Dişlerinin keskin bir bıçak gibi kolayca etime geçeceğini de...

Bunlar daha önce oldu. Puma daha önce beni avladı. Bunu hatırlıyorum. Rüyamdan dehşetle uyanmadığımı söylesem... Rüyamdan dehşetle uyanmadım. Bu rüyanın imajlarının dokunduğu makara sonuna kadar döndü. Görüntüler sona erdi. Salon karardı. Sonra seyircilerin (benim ve bu rüyayı gören başka rüyazedelerin) çıkış yolunu aydınlatan floresan lambalar ürpererek yandı.

1 Comments:

Anonymous Adsız said...

Puma, sırf puma ile ilgili bir sey yazdıgınız için bile övgüyü hak ediyorsunuz

3:45 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home