02 Mayıs 2006

yarım kalmış filmler

((buna benzer bir madde (entry) yazmış olabilirim. eğer öyleyse şimdiden özür dilerim, sevgili okurlarım. o kadar uzun süredir yazıyorum sanki... uzayda mahsur kalmış bir mekiğin içinde, etrafında boş fasulye konservesi kutuları, ekranda cızırtılar eşliğinde, parmakları adeta bilgisayarın tuşalarına yapışmış, son demlerini yaşayan, uzun zamandır traş olmadığı suratından belli olan, karamsar, göçkün bir astronot. uzaktan samanyolu'nun görüntüsü seçilebilmektedir...))

film, siyah-beyaz mıydı bilemiyorum çünkü belki de izlediğim tv renkli olmadığı için aklımda karaşın bir film olduğu kalmış...
sonuna yetişebildiğim bir film. (siz de bilirsin ki bazı filmlerin yalnızca jenerikleri, giriş sahneleri enfestir-örnek, Exorcist-, bazılarının her bir sahnesi -örnek, tarkovski bey'in Ayna'sı),- bazılarının da sonu... bu filmde olduğu gibi.

bir kız, iki oğlan çocuğu. evlerinden ya da okuldan kaçmışlardır (hatırlayınız: 400 darbe). bir kıyı kasabasında dolaşmaktadırlar. kıyıda, kayalıkların onlara sunduğu rüzgardan korunan bir yerde ateş yakıp ısınırlar, denize bakarlar. sonra kasabanın içlerine doğru yürürler ve vitrinlere bakarak dolaşırlar. derken ev hayvanları satan bir dükkanın ya da bir balıkçının önünde dururlar. akvaryumda balıklar vardır (yakın çekim?). oğlan çocuğu:
-balıkların acı çekmediğini söylerler. yalan, der.

film biter, çevrinen bir kamera görüntüsüyle mi, karartmayla mı, hatırlamıyorum.

adını bilmediğim bu film içimde hala oynuyor.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home